Dolar 32,3835
Euro 35,0525
Altın 2.326,19
BİST 9.098,30
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat 20°C
Az Bulutlu
Yozgat
20°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 21°C
Sal 21°C

Günahkar’ın Azabı

Günahkar’ın Azabı

Prof. Dr. Mahmut Esad Coşan Hoca’nın sohbetlerinden derlediğimiz Gülistandan bir demet Köşemizin bu haftaki konusu ”Günahkarın Azabı”

Hattâ Enes RA’dan rivayet edilmiş, bu konuyu sanıyorum bir yönden daha tamamlayacak bir diğer hadis-i şerif:10RE. 512/1 (Yuazzebü’l-müznibûne fî’n-nâr, alâ kaderi nuksàni îmânihim.) diyor Peygamber SAS Efendimiz. Bunu dikkatle dinleyin lütfen! Farkı anlayarak, yâni farklılığı anlayarak zihninize alın, hafızanıza nakşedin bu hadis-i şerifi!.. Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:

(Yuazzebü’l-müznibûne fî’n-nâr) “Günahkârlar, günah işlemiş olanlar, zenb işlemiş olanlar, müznib kullar cehennem ateşinde azaba uğratılırlar, azablarını çekerler, cezâlarını çekerler, görürler.” Ama bundan sonrası ilginç: (Alâ kaderi nuksàni îmânihim) Yâni, günahlarından dolayı demiyor da Peygamber SAS Efendimiz; “İmanlarındaki noksanlıklarından dolayı, o miktara göre, noksanlığın derecesine göre azabı az veya çok olur. Ondan azab görürler.” diyor. Yâni, imanın olması önemli. İmanın noksanlığı asıl felâket… Bunu herkesin anlaması lâzım!.. Şimdi eğitimler çok çeşitli. Rusya’da öyle eğitim vardı ki, “Din afyondur, dinlerin aslı esası yoktur.” diyordu, hepsini siliyordu. Yâni, “Tanrı yoktur.” diyordu. Bunlar mektepte okutulan şeylerdi. Onların o dinsizliği, yâni tanrı bile tanımamaları, komünistliği, ateistliği, inkârcılığı, olumsuzluğu çeşitli kitaplarla, çeşitli propagandalarla, çeşitli telkinlerle, çeşitli çalışmalarla başka ülkelere de sıçrıyordu. Meselâ, Afganistan’a da sıçramıştı. Çünkü Afganistan’dan bazı insanlar gidiyor, Moskova’da tahsil görüyordu. Hadiii, o fikirleri aldılar, Afganistan’a ulaştırdılar. İşte Babrak Karmal gibi yöneticiler geldi, geçti, biliyorsunuz. Afganistan’ı felâkete sürükleyen insanlar… Çeşitli ülkelerde o akımlara kapılmış insanlar oluyor. Sonra meselâ biliyorsunuz, Fransa’da meşhur filozof Roce Garudi, ilk önce sosyalist olmuş, komünist olmuş. Ama ondan sonra, onu da iyice tanıdıktan sonra, o konuda kitap yazdıktan sonra, İslâm’ın hak din olduğunu anlayıp İslâm’a gelmiş. Evet, yâni imanın noksanlık derecesine göre, noksanlığının miktarına göre cehennemde günahkârlar ondan azab görüyor. Tabii bu ne demek? Biraz da şu yönünü hatırlatalım işin: İnsan günahı neden işliyor?.. Günah işlediği sırada, insanın imanı içinde durmuyor. O anda iman ona hakim değil, başının üzerinde… Günahı işliyor, ondan sonra aklı başına geliyor. Aslında o günahı yapmayı, o hırsızlığı, o şiddeti, o zulmü, o haksızlığı, o günahı işlemeyi imanı engelleyecekti. O anda iman gidiyor, o anda imandan sıyrılıyor, daha doğrusu iman ondan çıkıp gidiyor; o günahı işliyor. Ondan sonra aklı başına geliyor. Ondan dolayı da ahirette cezasını çekiyor.

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dünü günü

Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni

Aşkın aşıklar öldürür ,

Aşk denizine daldırır

Tecelli ile doldurur

Bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem

Mecnun olup dağa düşem

Sensin gün be gün endişem

Bana seni gerek seni

Sufîlere sohbet gerek

Ahilere ahret gerek

Mecnunlara Leyla gerek

Bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni!

Yunus’dürür benim adım

Gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum

Bana seni gerek seni!

“Eğer beni öldürseler, yaksalar, küllerimi havaya savursalar, gene küllerimin zerreleri bile, ‘Yâ Rabbi ben seni istiyorum, ben seni istiyorum!’ der.” diye şiiri var ya… Onun gibi àşık-ı sàdık olmak lâzım! Yâni, sadâkatli müslüman olmak lâzım! İmanın hak olduğunu, Allah’ın varlığını, birliğini, Peygamber Efendimiz’in hak peygamber olduğunu anladıktan sonra, sadâkatsiz, dönek, vefâsız olmamak lâzım! Ateşten hendekler yapmışlar, eski ümmetleri ateşten hendeklere atmışlar, çeşitli işkencelere uğratmışlar. Kitaplar yazıyor; bazı peygamberleri, meselâ Zekeriyya AS’ı testereyle biçmişler, eziyet etmişler. Yahya AS’ı şehid etmişler. Yâni, insanın canı gitse bile, imandan vazgeçmemesi lâzım! Şehidin çok kıymeti var. Yâni böyle şehid olarak ölmek de çok büyük bir nimet. Çünkü:12

RE. 511/3 (Yeşfeu’ş-şehîdü fîseb’îne min ehli beytihî yevme’lkıyâmeh) “Kıyamet gününde şehid, kendi ailesinden, yakınlarından, akrabasından yetmiş kişiye de şefaat edecek.” Şefaat de haktır. Peygamber Efendimiz’in şefaati haktır, gerçektir, olacak, muhakkak. Şehidlerin şefaati haktır, gerçektir, muhakkak vukù bulacak ahirette. Alimlerin, mürşid-i kâmillerin, üstazların şefaati haktır, olacak, muhakkak olacak. Allah-u Teàlâ Hazretleri o sevgili kullarının şefaatini kabul edip, günahkârlardan dilediklerini, lâyık olanları afv ü mağfiret edecek, aziz ve sevgili kardeşlerim! Evet, bu kadar uzun uzun dikkatle üzerinde durduk. İmanınıza sahip olun! İman bir büyük kıymetli cevherdir. Bu cevherin hırsızları çoktur. O cevheri, çok kıymetli olduğu için elinden almak isterler. Kadrini kıymetini bilmeyen insanın elinden de, çeker alırlar. Onun için, o cevheri o hırsıza, herhangi bir iman hırsızına kaptırmamak lâzım! İmanı iyi korumak lâzım, iyi muhafaza etmek lâzım! Kalbinin derinliklerinde saklamak lâzım! Aklının, kafasının tâ en derin, en güzel yerine, en sağlam yerine yerleştirmek lâzım! İmanın çok önemli olduğunu bilmek lâzım! İslâm’ın bir kurtuluş reçetesi olduğunu bilmek, İslâm’a sımsıkı sarılmak lâzım!.. Maalesef, eğitim farkları insanları tarihî değerlerimizden uzaklaştırıyor. Tarihte denenmiş, beğenilmiş kıymetlerimizi harcattırıyor. Şimdi karşımda, Osmanlı tarihini anlatan kitaplar var kütüphanemde… Ciltlerle kitaplar var, çok kıymetli araştırmalar var. İslâm tarihiyle ilgili ciltlerle eserler var karşımda… İslâm insanı mükemmel insan yapıyor, insân-ı kâmil yapıyor. Böyle palavra değil, lafla değil, dışı süslü, içi kirli değil, içi kokmuş değil, dışı parlak kalbi fesat insan değil. Bilmem ütülü pantolon giymiş, papyon kravat takıp da hazineyi soyup soğana çevirenler gibi değil. İşte İslâm ülkelerinin hâl-i pürmelâli, yâni üzüntü verici halleri… Maalesef ahaliler sömürülüyor. Bazı insanlar büyük haksızlıklar yapıyor ve o haksızlıkların da hesabı, bilmiyorum bu dünyada kim tarafından, ne zaman sorulacak?.. Ahirete mi kaldı?.. Bazen çalan çaldığıyla kalıyor.

Filipinler’de Markos öldü, bilmem ne kadar serveti çıktı Amerika’da. Bilmem Endonezya’da Suharto devrildi, damadının bilmem ne kadar serveti konuşuluyor. Allah müslümanları her türlü şerlerden ve şerlilerden korusun… Bir de şuur sahibi eylesin… Tabii böyle kötü yöneticiler ve haydutlar, hırsızlar, çeteler olunca, aynı zamanda İslâm’ı doğru düzgün yaşamak, uygulamak da zor hale geliyor. Baskılar oluyor. Dinini, vicdanının râzı geldiği, düşündüğü, kararlaştırdığı şekilde uygulayamaz duruma düşebiliyor insanlar. Allah bizi her türlü hayırlara erdirsin dünyada ve ahirette; ve her türlü şerden korusun, yine dünyada ve ahirette.

Kaynak :Hazineden Pırıltılar /Metin Erkaya

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.