Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat 20°C
Hafif Yağmurlu
Yozgat
20°C
Hafif Yağmurlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 20°C
Sal 25°C

Tüketim Çılgınlığı

24.07.1994 doğumlu. Yozgatlı. Kelam ve Itikadi Islam Mezhepleri tarihi yüksek lisans öğrencisi. İlahiyatçı, köse yazarı.
07.10.2019
1.495

Herkes gibi bende eleştireceğim sistemi. Çünkü bizi bu hale iten yaşamın öznesiyken nesnesi haline sokan bir sistem bu; postmodernizm ve kapitalizm. Bırakın artık her şeyi sistemin üzerine atmayı dediğinizi duyar gibiyim, neyse… Bu iki kardeş ortaya çıktığından bu yana üretimi bırakıp tüketime doğru sürükleniyoruz. Tüketimlerimiz ihtiyaçlar dahilinde olmayıp istek boyutunda algılanıp hemen her gördüğümüz ürünü almak istiyoruz. Aldığımız ürünleri ne yazıkki kendimiz için almıyoruz. Şaşırmayın yanlış duymadınız kendimiz için almadığımızı söyledim. Ünlü sosyologlardan Bauman bu durumu şöyle ifade etmiş; Satın aldıklarımızı ne olmak istediğimize ve başkalarının hakkımızda ne düşünmesini istediğimize göre seçiyoruz. Yani, satın aldıklarımız kimliğimizle tamamen iç içe geçmiş. Artık neyi satın alırsak o oluyoruz.

Peki tüketiciliği bu kadar cazip hale getiren ne desek? Tabiiki de teknolojinin üzerimizdeki olumsuz etkileri. Bana göre en çokta eğlence kutuları, namı diğer televizyondan bahsediyorum. Evimizin baş köşesine kuruldu kurulalı reklamları da evimizin en sıcak köşesinde hep beraber izliyoruz. Tabii reklamlardan ziyade gösterilen filmlerin ve dizilerin etkisinden bahsetmezsek olmaz. Zengin insanlar, şatafatlı kıyafetler, en lüks evler, arabalar programlarda işlenerek insanları bu hayata özendirmeye çalışıyorlar. Magazin programlarında bu insanların özel hayatlarına girerek onların yaşantılarını, eğlencelerini gözümüze sokarak hepimize şu cümleyi kurduruyorlar; “Abi ne hayat yaşıyorlar be.” Yani televizyon programındaki zengin insanlar ile televizyon izleyen ve sade hayat yaşayan kişiye bir karşılaştırma yaptırılıyor ve televizyon ile kişi arasında fonksiyonel bir ayna oluşturuluyor. Kişiye yaşadığı sade hayattan memnuniyetsizlik duygusu eğer hissettirilebilirse hemen ardından giren reklamlar ona ne alması gerektiğini söylüyor. Onlar gibi gösterişli olabilmek için de hemen giriyor internete başlıyor alışverişe. Alamadığı fakat internet mağzasında incelediği ürünler gözüne sokula sokula internette dolaştığı her dakika reklam olarak ekranın bir yerinde karşısına çıkar. Sonra mı? Herkesin bildiği gibi malum son. Sisteme yenik düşüyor.

Yazımı küçük bir tavsiye ile bitirmek istiyorum. Hayatın nesnesi konumundan çıkıp öznesi konumuna geri dönün ve istek doğrultusunda ve dürtüleme ile değil ihtiyaç doğrultusunda tüketim yapın. Israfa da kaçmamış olursunuz. Selametle ..

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

  1. Burhan Asmış dedi ki:

    Okunması ve okutulması gerekiyor, arkadaşlarıma ve öğrencilerime tavsiye edeceğim.