Dolar 32,4424
Euro 34,7505
Altın 2.440,61
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Yozgat 21°C
Hafif Yağmurlu
Yozgat
21°C
Hafif Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 18°C
Pts 16°C
Sal 15°C

Şarjım Bitti

Mehtap Soyuduru Çiçek 23 Ağustos 1987 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Erciyes Üniversitesi mezunu, evli, iki erkek çocuk annesi ve bir kamu kuruluşunda memur olan yazar aslen Yozgatlıdır.
26.03.2020
2.567

Bir acayip zamanlardayız şu sıralar. Evlerimizde, pencerelerin bu yanında güvende miyiz, değil miyiz kaygısından sokaktakine göre biraz daha uzak yaşayıp gidiyoruz. Torunlara ne anılar birikiyor.

Sosyal medya hesapları herkesin en yakın arkadaşı. Eskiden de öyleydi değil mi? Korona salgını olmadan evvel de toplulukta, evimize misafir geldiğinde, biz bir yere misafir olduğumuzda, parkta, bahçede, piknikte her birimizin elinde teknolojik akıllı cihazlarımız, sanal hayatta olmaya çalıştığımız kişiliğimizi kıyafet namına giydiğimiz günler yaşıyorduk. Ne değişti? Sanal dostlukların yerini yine sanal dostluklar almadı mı? Kıymetini zamanında bilemediğimiz dostlarımız karşımızda oturmuyor sadece, otursalardı bugün evlerinde olduğu gibi telefonları, instagram, facebook paylaşımları, WhatsApp grupları mutluluk sebepleri olmayacak mıydı?
Uzun zamandır kahkahalarımız ve gözyaşlarımız ekran ötesindeydi sadece. Mevzu ne kadar insanın kan tahlili ile hasta olduğunun tespit edildiği, ölüm sayısı değildi ise de o güne dair neyse gündem onu konuştuğumuz insanlar var yine karşımızda. Fakat hiçbir şeyin eski tadı yok değil mi? Özgürlük dimağı zenginleştiren bir ödülmüş insanoğluna. Çay günlerimiz ertelendi şimdi; çat kapı kahve içmelerimiz, anne babamıza ne zaman istersek gitmelerimiz… Hüzünlü bir hâl üzerimizde, düşündükçe daha bir gam belki de… Ömrün her gamı dilli düdüktür aslında. Söylemek istedikleri vardır. Ezanların arkasından edilen duaların, cemaatle kılınamayan namazların, bahara seyirci kalmanın, bir okulun önünden geçerken izlediğiniz kimsesizliğin, hastalık korkusunun ve belki ölüm korkusunun söylediği birçok şey vardır bize. Ne büyük nimetlermiş elimizdekiler. Sabah erkenden kalkıp uykudan kopamadığımız için söylene söylene işe gitmelerimiz… Çocuk parklarını dolduran neşe, bir salon dolusu insanın alkışı, bir ordu insanın omuz omuza saflarda aynı anda tekbir getirişleri, birlik beraberlik adına yapılan her eylemin tadı…

Şimdi anlamak lazım tüm bunların kıymetini ve uyandığımızda bir sabah saygıdeğer Sağlık Bakanımız yaptığında açıklamasını, tüm vakalar taburcu oldu dediğinde, salgın bitti dediğinde, yeni vaka yok dediğinde sımsıkı tutunmalıyız hayata. Toplu taşımada aralıklı oturduğumuz bugünlerin inadına selam vermeliyiz yan koltuktaki kader arkadaşımıza. En çok yaşlılarımızı, büyüklerimizi görmeliyiz; ellerini öpmeliyiz doyasıya, parkları çocuk şenliğine çevirmeliyiz, okullar açıldı diye sevinç dolu ufacık yürekli evlatlarımıza sımsıkı sarılmalıyız; çalışmanın, sabah erkenden kalkıp işe gidiyor olmanın, patrondan azar yemenin, iş arkadaşımızla biraz atışmanın; konu komşunun kahveli muhabbetlerinin; annemizin, babamızın, hayatın kıymetini bilmeliyiz. Ve artık uzaklaşmalıyız sosyalleştiğimiz anlamına gelen “sosyal medya” isimli bağımlılığımızdan. Telefonlarımız biraz daha uzun süre şarjlı, biz biraz daha uzun hayatın ta kendisiyle mutlu yaşamalıyız.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
18 Ocak 2021
19 Mayıs 2020
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.